Evlilik hayatının en zorlu dönemeçlerinden biri, “Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeniyle Boşanma” sürecidir. Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi çerçevesinde ele alınan bu konu, hem hukuki prosedürleri hem de kişisel duyguları kapsayan karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu yazıda, sarsılan evlilik birliğinin sebep olduğu boşanma davalarını hangi temeller üzerine kurulduğunu, sürecin nasıl işlediğini, temel unsurların ve delillerin ne olduğunu, velayet ve mal paylaşımı gibi önemli konuları ve boşanmanın ardından karşılaşılabilecek hayat değişiklikleri ile psikolojik desteğin önemini detaylı bir şekilde ele alacağız. Evlilik birliği zarar gördüğünde atılacak adımlar, öncelikler ve hukuki haklarınız hakkında bilinçlenmenin, bu zorlu süreçte yol gösterici olacağına inanıyoruz.
Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeniyle Boşanma Sebepleri
Evlilik, iki kişinin hayatlarını birleştirme ve paylaşma sözleşmesidir. Ancak zaman içinde evliliğin temel taşlarını oluşturan güven, saygı ve anlayış gibi unsurlar bazı durumlarda sarsılabilmekte ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma kaçınılmaz hale gelebilmektedir. Bu durum, Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi kapsamında ele alınmaktadır ve bazı temel sebepler şunlardır:
- İhanet: Eşlerden birinin aldattığı durumlar evlilik birliğine büyük darbe vurabilir.
- Şiddet ve kötü muamele: Fiziksel, duygusal veya psikolojik şiddet evlilik birliğinin temellerini sarsabilir.
- İletişim eksikliği: Eşler arasındaki sağlıklı iletişim yetersizliği, yanlış anlamalara ve uzlaşmazlığa yol açabilir.
- Birlikte vakit geçirememe: Eşlerin birlikte kaliteli zaman geçirememesi, ilişkinin soğumasına sebep olabilir.
- Maddi sorunlar: Ekonomik sıkıntılar, finansal anlaşmazlıklar da boşanmaya neden olabilir.
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma sürecinin başlaması için bu sebeplerden birinin veya birkaçının kanıtları mahkemede sunulmalıdır. Bu kanıtlar, mağdur eşin yaşamını olumsuz etkileyen durumları açıkça ortaya koyup hukuki süreci destekleyen unsurlardır. Hayati öneme sahip bu deliller, boşanma davasının sonucunu büyük ölçüde belirleyebilir. Dolayısıyla, TMK 166 doğrultusunda alınan boşanma kararı, evlilik birliğindeki sarsılmaların yeterince ciddi ve çözülemeyecek düzeyde olduğunu gösterir.
Ayrıca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma çiftler için yıpratıcı bir süreç olacağından evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma avukatı ile yola devam etmek elzem olacaktır.

TMK 166 Kapsamında Boşanma Davası Süreci
Türk Medeni Kanunu (TMK) 166. madde, boşanma davalarında evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle başvurabilecek koşulları düzenler. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma ifadesi, evlilik içinde tarafların birlikte yaşamalarının, birbirlerine karşı olan yükümlülüklerini yerine getirmelerinin artık mümkün olmadığını belirtir. Bu süreç aşağıdaki adımları içerir:
- Başvuru ve Dilekçe Hazırlama: Boşanma kararı alan taraf, avukatı aracılığıyla veya şahsen, ikametgahının bulunduğu yerdeki asliye hukuk mahkemesine boşanma dilekçesi ile başvurur.
- Davanın Kabul Edilmesi: Mahkeme, dilekçeyi ve delilleri inceler, eğer TMK 166’ya uygun sebepler varsa dava kabul edilir.
- Belgelerin Toplanması: Taraflar, evlilik birliğinin sarsıldığına dair kanıtlarını sunarlar. Örneğin, şiddet, aldatma, terk etme gibi durumlar.
- Duruşmalar: Mahkeme, tarafları ve tanıkları dinleyerek olayı değerlendirir. Yeterli ve ikna edici delil bulunması halinde, boşanma kararını verebilir.
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma, bireylerin hayatını ve yuvalarını derinden etkileyen bir durumdur. Bu noktada sürecin hukuki çerçevede, titiz ve objektif bir biçimde yönetilmesi yaşamsal öneme sahiptir. Boşanma süreci genellikle duygusal zorluklar içerse de, TMK 166 maddesi, yasal hakların korunmasına yönelik önemli bir yasal düzenlemedir. Boşanma davası esnasında, anlaşmazlığın temeli olan sebeplere ve uyuşmazlığın boyutuna bakılmaksızın, sürecin adil ve hızlı işlemesi, taraflar için hayati bir konu olmaktadır.
Boşanma Davasında Temel Unsurlar ve Deliller
Boşanma sürecinde en kritik adımlardan biri, davayı destekleyecek temel unsurların ve delillerin belirlenmesidir. “Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma” süreci genellikle karmaşık ve duygu yüklü olup, somut kanıtlarla desteklenmesi gereken bir yoldur. Bu kapsamda, boşanma davalarında ele alınması gereken temel unsurları ve delilleri şu şekilde sıralayabiliriz:
- Zina, Terk, Şiddet Gibi Evlilik Birliğini Sarsan Olaylar: Davacının, eşinin evlilik yükümlülüklerine aykırı davrandığına dair kanıtlar sunması gerekir. Bu durumlar, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma işlemlerinde kilit rol oynar.
- Yanıltıcı Davranışlar ve Evliliğe İhanet: Eşler arasında güven temelinde yürümesi beklenen evlilik birliğinde, aldatma veya yanıltıcı davranışlar da boşanma sebebi olarak kabul edilir.
- Şahit Beyanları ve Yazılı Deliller: Tanık ifadeleri, yazışmalar, ses kayıtları gibi objektif deliller mahkeme tarafından dikkate alınır.
- Psikolojik ve Fiziksel Şiddet Belgeleri: Doktor raporları, koruma kararları gibi resmi belgeler, şiddet iddialarını kanıtlama adına büyük önem taşır.
- Uzlaşma Çabalarının Sonuçsuz Kalması: Tarafların evliliği sürdürme yönünde gerçekçi bir çaba harcamadığının gösterilmesi, evlilik birliğinin sarsıldığını teyit eden önemli bir unsurdur.
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma sürecinde, yukarıda bahsedilen belgeler ve deliller, davanın sonucunu direkt etkileyebilecek güçtedir. Bu yüzden, durumu objektif bir şekilde, kanuni haklar çerçevesinde değerlendirmek ve profesyonel bir hukuk desteği almak büyük bir önem arz eder.
Çocuk Velayeti ve Mal Paylaşımı Konuları
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma sürecinde, çocuk velayeti ve mal paylaşımı en hassas ve en çok dikkat edilmesi gereken konulardan biridir. Bu süreç, çiftler arasındaki anlaşmaların yanı sıra hukuki normlara bağlı olarak ilerler ve her iki taraf için de adil bir çözümün bulunması hedeflenir.
- Çocuk Velayeti:
Çocukların menfaatleri, her zaman en öncelikli husustur. Velayetin kime verileceği kararı verilirken, Türk Medeni Kanunu’nun 336. maddesinde belirtilen çocuğun menfaati gözetilir. Çocukların eğitim, sağlık ve genel yaşam koşulları gibi unsurlar dikkate alınır. Hakim, bu faktörleri değerlendirerek velayet konusunda bir karara varır. Velayetin tek bir ebeveyne verilmesi oradaki dengeyi bozabilir; bu nedenle ortak velayet konusu da tartışılabilir. - Mal Paylaşımı:
Boşanma davası sürecinde, tarafların evlilik birliği sırasında edindikleri mal varlığının paylaşılmasına karar verilir. Bu, genellikle evlilik süresince edinilen malların eşit olarak bölünmesi şeklinde olur. Ancak, bazı durumlarda tarafların mal varlıkları, katkı paylarına veya mahkemenin takdirine göre belirlenebilir. Buna ek olarak, kişisel mallar mal paylaşımı dışında tutulur ve her eş kendi kişisel mal varlığını korur.
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma sürecinde, bu iki konuda uzman bir avukatla çalışmak ve çözüm yollarını hukuki çerçevede araştırmak, tarafların haklarını koruma noktasında büyük önem taşır. Bu süreç, her iki taraf için de zorlayıcı olabileceğinden, kararların adil, dengeli ve özellikle çocukların yararına olmasına dikkat edilmelidir.

Boşanma Sonrası Hayat ve Psikolojik Destek Önemi
Boşanma süreci ne kadar zorlu ve karışık bir süreçse, boşanma sonrası hayat da en az o kadar önemlidir ve hassasiyet gerektirir. Bu dönemde kişiler, yaşadıkları değişikliklerle başa çıkabilmek için çeşitli destek mekanizmalarına ihtiyaç duyarlar. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma yaşayan bireyler için psikolojik destek, sağlıklı bir geçiş sürecinin vazgeçilmez bir parçasıdır.
- Psikolojik Yeniden Yapılanma: Boşanma sonrasında kişisel kimlik, günlük rutinler ve geleceğe dair planlar yeniden değerlendirilmeli. Bu dönemde kişinin kendi iç dünyasıyla barışık olması ve yeni bir hayata adapte olabilmesi için profesyonel yardım alması tavsiye edilir.
- Sosyal Desteğin Önemi: Arkadaşlar, aile ve destek grupları bu dönemde mühim bir rol oynarlar. Sosyal çevre, kişinin yalnız olmadığını hissetmesinde ve yaşanan duygusal dalgalanmaları paylaşmada önemli bir faktördür.
- Çocuklarla İlişkiler: Ebeveynler için çocuklarla olan ilişki, boşanma sonrasında özenle yönetilmelidir. Çocukların psikolojik iyiliği, ebeveynlerin desteğine ve sağlıklı iletişime dayanır. Bu süreçte uzman bir çocuk psikoloğundan destek almak faydalı olabilir.
Boşanma sonrası hayata uyum sağlamak, bireyin yaşam kalitesi ve mental sağlığı açısından elzemdir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma durumunda uzman bir terapist veya bir psikolog desteğiyle, bireyler duygusal olarak daha güçlü ve dengeli bir yola girebilirler. Sağlıklı bir sosyal çevre ve profesyonel destekle, bu sürecin üstesinden gelmek ve yeni bir başlangıç yapmak mümkündür.
Sıkça Sorulan Sorular
TMK 166 maddesi nedir ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını nasıl tanımlar?
TMK, yani Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi, boşanma sebeplerini düzenlemekte olup evlilik birliğinin temelinden sarsılması hâlinde boşanmaya olanak sağlar. Bu maddeye göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılması; eşler arasında, evlilik birliğinin sağlıklı bir şekilde devamını imkânsız kılan ve genellikle geri dönülmez bir şekilde bozulan ilişkilerin varlığını ifade eder. Bu durum somut olayın özelliklerine göre mahkeme tarafından tespit edilir ve evlilik birliğinin sürdürülebilirliğinin kalmadığına karar verilerek boşanma kararı verilebilir.
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması halinde boşanma davası nasıl açılır?
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması durumunda boşanma davası, genellikle bir avukat aracılığıyla, yaşanılan olay ve delillerle desteklenmiş bir boşanma dilekçesi ile ilgili aile mahkemesine sunularak açılır. Taraflar arasındaki sorunlar detaylı bir şekilde dilekçede ifade edilmeli ve ilgili kanıtlar mahkemeye sunulmalıdır. Mahkeme, sunulan dilekçe ve delilleri değerlendirerek boşanma davasını işleme alır ve süreç başlatılır.
Boşanma davası esnasında eşlerin anlaşmalı bir şekilde davayı sürdürmeleri mümkün müdür?
Evet, eşler boşanma davası esnasında anlaşma yoluna gidebilirler. Anlaşmalı boşanma, tarafların boşanma şartları üzerinde mutabık kaldıkları ve karşılıklı anlaşma metni hazırlayarak mahkemeye sundukları bir boşanma türüdür. TMK 166 kapsamında da başvurulan temelinden sarsılma nedeniyle açılan boşanma davası, eğer taraflar sonradan anlaşırsa, anlaşmalı boşanmaya dönüştürülebilir.
TMK 166’ya göre boşanma davası açmak için hangi kanıtlar sunulmalıdır?
TMK 166’ya göre boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ortaya koyacak deliller sunulmalıdır. Bu deliller arasında; şiddet, aldatma, terk, ağır hakaret, onur kırıcı davranışlar, bağlılığın zedelenmesi gibi çeşitli vakaların kanıtları bulunabilir. Mahkemeye sunulacak kanıtlar, tanık beyanları, yazılı belgeler, fotoğraf ve video gibi somut veriler ile psikolojik raporlar olabilir.
Çocukların velayeti TMK 166 kapsamında boşanma davalarında nasıl karara bağlanır?
Çocukların velayeti, TMK 166 kapsamında boşanma davalarında, çocuğun menfaatleri gözetilerek karara bağlanır. Mahkeme, her iki ebeveynin de durumunu değerlendirir ve çocuğun fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimini en iyi şekilde kimin sağlayabileceğini inceler. Ebeveynler arasında anlaşmazlık varsa, psikolog, pedagog gibi uzmanların görüşleri ve ev ziyaretleri, çocuğun yaşam koşulları dikkate alınarak velayet kararı verilir.